Dizi

Yalan Dünya

Yalan Dünya dizisi, uzun yıllar sonra ilk izlediğim Türk dizisi olarak gönlümde taht kurdu.Bahsettiğim uzun yıllar boyunca hep yabancı yapım diziler izleyen ben, Türk dizilerine pek ilgi göstermedim.

Yanlış anlaşılmasın ha, dizi kültürüm olmadığı için değil, Türk dizilerini izleme kültürüm olmadığı için.Yoksa artık dizi izlemekten, çok sevdiğim film izleme alışkanlığımı kaybettim.Aynı anda 10 farklı yabancı diziyi takip ettiğimi bilirim.Neyse, beni bırakalım da konumuza dönelim şimdi.

Avrupa Yakası dizisinden sonra tekrar Gülse Birsel ismini duyduğumda zaten otomatik olarak ilgimi çekti yapım ve ilk bölümünden itibaren oturup izlemeye başladım.İzlemeye başladım derken, burada yine başka bir açıklama yapmak istiyorum, yıllardır alıştığım reklamsız yabancı dizi izleme alışkanlığım sayesinde, özellikle Türk dizilerinin yayınları sırasında o uzuuun reklam aralarına sabredecek tahammülüm yok maalesef.O sebeple dizinin yayınladığı saatte başka şeylerle ilgilenip, dizi bittikten sonra internetten reklamsız ve kesintisiz olarak temin ediyor ve izliyorum, oh valla 1,5 saat tek bir saniye reklamsız, harika birşey.Kendi aramı kendim istediğim zaman veriyorum.

Sosyal medyada ve sözlüklerde, özellikle ekşi sözlük ‘te dizinin ilk bölümlerinden itibaren yapılan yorumlardan fark ettim ki, dizi ve içeriğindeki bazı mesajlar bir kesim tarafından yanlış anlaşılıyor ve yorumlanıyor.Oysa ki neredeyse her bölümde çaktırmadan veya açıkça bazı konulara atıfta bulunuyor, mesaj gönderiyor hatta taş atılıyor.Ve tüm bunlar gayet zekice kurgulanarak, güzel espriler ile yapılıyor.Bir nevi taşı gediğine oturmak oluyor sanki.

Töreli, cinayetli diziler ile ilgili olan içerik, vampirli, zombili dililer hakkındaki yorum, sosyal medya yorumlaması, kötü yapımların nasıl popüler olarak tutabildiği, dizinin süresi hakkında sosyal medyada yapılan eleştirilere inceden yanıt vs. vs..

Tabii dizinin senaristi, Gülse Birsel olunca, zekice kurgulanmış içerikler olması normaldir.Belki de beni kendine çeken nedenlerden ikincisi de budur.

Ayrıca, dizide değerli oyuncu, ses sanatçılarımızı da unutmayarak isimlerinin anılması gerçekten çok güzel.Bunun dışında dizide bir Zeki Demirkubuz takıntısı var ama anlaşmalı mı yoksa Gülse Birsel ‘in senaryo icabı tercihi mi bu konu net değil.Her bölümde adı geçiyor adamın.İnternet ‘ten öğrendiğim kadarıyla anlaşmalı değilmiş, ilk zamanlar hoşuna gitmiş Zeki Demirkubuz ‘un ama artık her bölüm ve defalarca adının geçmesi sanırım onu sıkmış olacak ki rahatsız olmuş.Sözde bundan sonra adı dizide geçmeyecekmiş.

Neyse, dizide ilgimi çeken ilk neden ise, kadro ve eğlenceli senaryo.Bu kadar mı güzel kadro toplanır ve bu kadar mı güzel karakterler yaratılır.Özellikle beni güldüren ve eğlendiren karakterleri sıralamadan edemeyeceğim :

  • Orçun
  • Çağatay
  • Selahattin
  • Nurhayat

bitiriyor bunlar beni.Hele Orçun yok mu, üzerine yoğunlaşmalı ve dizideki görünürlüğü arttırılmalı kesinlikle.

Selahattin, sen bu çocuğu doğurmamışsın gülistan! sen bu çocuğu tükürmüşsün!!

Orçun ‘un, her kadına, “Öpşebilir miyiz?” teklifleri,

Deniz (Gülse Birsel) ‘in, “Oloooooooom” diye bağırmaları,

Çağatay ‘ın, “ooovvvv yoooooooouuuvvv“. diye bağırmaları ve “Sevgilim” diye hitap etmesi gibi gibi …

Ayrıca diziden birkaç replik :

çağatay : oooo olamaz sen artık o eski yazgı değilsin, sen bir zombisin !
-çağatay denizin göğüsüne ateş eder…
açılay: gaffasına sık gaffasınaaa !!!!

 

orçun: bişi sorabilir miyim? bu bende kalabilir mi? (don)
deniz: hayır kalamaz a aa çocuğum sapık mısın sen?
orçun: ya niye çekmecene baktım her rengi var sende bu bende kalsa nolcak amma cimrisin hee!
deniz: ay benim değil o açılay’ın hem zaten
orçun: farketmezki sen beni hiç dinlemiyosun ikinizde benim bebeemsiniz
deniz: valla gidip annene söylüyorum, şu an söylüyorum bak!
orçun: taaam lan taaam! al! komşuluk bitmiş arkadaş!

 

dede: orçun, bugün servet’in elinde çamaşır suyu falan gördün mü hiç?
orçun: görsem de tanımam ki!
dede: oğlum şöyle küçük, plastik, sarı şişe.
orçun: yok servet’i tanımam.
dede: oğlum anneannen!
orçun: ıaaaaa!!! anneannemin adı servet mi ya?
dede: oğlum anneanneni hangi isimle çağırıyoruz biz?
orçun: e herkes başka bişey diyor. anne diyen var, hanım diyen var, ben anneanne diyorum. her kafadan bir ses çıkıyor ağzı olan konuşuyor yaa!
dede: ciğerim salak mısın sen?
orçun: yoo. vakit geçsin diye öyle takılıyorum dede yaa. içim sıkılıyor benim bu evde. sıkılıyorum sıkılıyorum içim sıkılıyor yaa!

 

nurhayat: nasılsın orçuncuğum ?
orçun: nalyon çorap var mı yoksa kendi bacağın mı ?
nurhayat: çorap var birtanem.
orçun: yok artık. saçmalama.
nurhayat: vallaha.
orçun: aeaaaaaaaaaaaaah. inanmıyorum. dokunmadan inanmam. dokunabilir miyim ?

Sosyal medyadan da edindiğim izlenimlere göre büyük bir hayran kitlesi var Orçun ve Nurhayat ‘ın.Çoğunluğun aynı ortak görüşü de bu karakterlere dizide daha fazla yer verilmesi.Ve muhtemelen de Gülse Birsel ekşi sözlük ve sosyal medyayı takip eden bir kişi olduğu için, son 2 bölümde bu karakterleri daha fazla görmeye başladık.

Olgun Şimşek, aynı anda iki farklı karakteri canlıdarark, her ikisinde de harikalar yaratıyor.Zaten kendisinin nasıl bir oyuncu olduğundan bahsetmeme bile gerek yok bu yorumumdan sonra.

Dizinin senaryosu ve karakterlerinin her bölüm biraz daha oturmasıyla birlikte, dün akşamki 7. bölüm çok çok daha iyiydi ve oturmuştu.Çok daha fazla güldürdü ve eğlendirdi.Tabii ekşi sözlük ve benzeri sosyal medya sitelerinde ilk zamanlar çok ağır eleştiriler alan bu diziye, özellikle son bölüm itibariyle övgüler yağdırılmaya başlanmıştır.

Uzun bir yazı oldu ve aslında daha değinmek istediğim çok nokta var ama şimdilik burada bırakayım.Diziyi de izlemenizi öneririm.Bahsettiğim şeyleri siz de fark edeceksiniz.

Bu İçerikler de İlginizi Çekebilir
Defiance
House of Cards

Bu Konuda Yorum Yapabilirsiniz

Yorumunuz*

Adınız*
Web Siteniz